top of page

İnsan Kaynaklarına Pek Söylenmeyenler -1- 

10 Mart 2017 / Dr. Engin Baran

Son 10 yıldır İşveren Markası projeleri için şirket çalışanlarından proje ekipleri oluşturuyoruz. Şirkette en aşağıdan en yukarıya kadar her türlü fonksiyondaki çalışanı bu ekiplerde bir araya getiriyoruz.

 

Aslına bakarsanız, işimiz çalışanları dinlemek. Onların beklentilerini, hayal kırıklıklarını, başarılarını dinliyoruz. Yaptıklarını, yapamadıklarını, yapıp da takdir göremediklerini dinliyoruz.

 

Bunun yanısıra, yarının çalışanlarını anlamak için özellikle üniversite öğrencileri arasından seçilmiş gruplarla anketler ve odak grup çalışmaları yapıyoruz. Öğrencilerin kaygılarını, arzularını, beklentilerini anlamaya çalışıyoruz.

 

Bu çalışmalarda konuştuğumuz kişilerin İnsan Kaynaklarına söylemek istediği, ama kolay kolay ifade edemediği başlıkları bir araya getirmek istedik. İstatistiki bir çalışma değil bu. Bizde iz bırakan yorumlardan kısa bir özet hazırladık. Herhangi bir öncelik sıralaması yok. Zaten listenin bu konudaki tüm başlıkları kapsama gibi bir amacı da yok.

 

Sorumluluk demeyin ne olur!

 

Başlangıçta bizi çok şaşırtmıştı ama sonra bir şekilde alıştık duymaya. Üniversite öğrencileri, yeni iş başvurusu yapmış olanlar yada işe yeni başlamış olanlar arasında yaygın bir görüş var. İşte onlardan bir tanesi:

 

... Üniversitede durumum kötü değil. İyi bir işe girerim diye düşünüyorum. Bu kadar ders aldım. Bir şekilde başarılı da olurum. Ama başlangıçta ne yapacağım, nasıl yapacağım tam olarak kestiremiyorum. Okulda o kadar çok teori var ki, hangisini nasıl uygulayacağım bilmiyorum. İşin kötüsü sınav için çalışmaktan çoğunu unuttum. İşe girince bunları hatırlayamayacağım diye korkuyorum. Şirketler üniversiteye gelip ‘Şunu yapacaksınız, bunu yapacaksınız, şöyle sorumluluk alacaksınız’ diye anlatıyorlar. Ya, hemen sorumluluk demeyin ne olur! Bi durun. İşi anlayalım. Isınalım. Sonra sorumluluğu ben kendim isteyeceğim zaten...

 

Bu yorumu çok farklı şekillerde dinledik. Mühendislik öğrencileri, işyerine girdiklerinde teknik liselerden mezun, kendilerinden genç arkadaşlarının saha bilgilerinden çekinip sorumluluk almak istemediklerini söylüyorlar. İşletme öğrencileri, ürün yöneticisi olarak bütçeyi yanlış kullanmaktan, iletişimci olarak ajansa brief verirken becerememekten korkuyorlar. Yöneticilere sunum yapmak, yurtdışı ile yazışmak, müşteri ziyaretine gitmek, hatta toplantıda söz almak bile stres konusu.

 

Aslına bakarsanız, çözüm o denli basit ki. İşe yeni alacağınız çalışanlara somut bir ‘kuluçka süresi’ tanımlamak ve bu süreç içerisinde sorumlulukların yavaş yavaş üstlenilmesini sağlamak. Ama iş yoğunluğundan mıdır, ‘biz de zamanında böyle öğrendik’ anlayışından mıdır, birçok şirket çalışan kapıdan girer girmez sorumlukları kucağına verip denize atıyor.

bottom of page